Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki vakit içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ait öngörülerin olduğuna dikkat çeken uzmanlar, teknoloji yeni işler üretirken birçoğunu da yok ettiğini söylüyor.

Yapay zekanın iş modellerini değiştirdiğini kaydeden Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Mavi yakalıların gittikçe sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin birçoklarını yapay zeka yapacak.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Kısmı Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, yapay zekanın insan hayatına tesirlerini kıymetlendirdi.

Yapay zekanın yok ettiği işler var…

Yapay zekanın ve robotlaşmanın olduğu dünyada önümüzdeki vakit içinde insanların gereksizleşmeye başlayacağına ait öngörülerin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu gereksizlik konusu nitekim çok değerli. Teknoloji konusunda bilhassa beşerler iyimserler, diyorlar ki; ‘Teknoloji bütün sıkıntılarımıza tahlil bulacak’. Buluyor, ancak teknolojinin ürettiği işle, yok ettiği işler de var. Birçok yeni iş alanı üretiyor, fakat birçoğunu yok ediyor. Yok ettiği daha fazla.” dedi.

Beyaz yakalılar da tehlikede

Yapay zekanın iş modellerini de değiştirdiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bir tarafta 100 tane iş kayboluyor, yerine 5 tane yeni iş geliyor. 95 kişi ne olacak? Nasıl ahenk sağlayacağız? Daha az nitelik gerektiren kesimlerde çalışan binlerce kol personeli ne olacak? Mavi yakalıların gittikçe sayıları azalıyor. Eksile eksile gidiyorlar. İkinci tehdit dalgası da beyaz yakalılar için olacak. Ofis işlerinin birçoklarını, bankadaki, tahlil işlerinin büyük bir çoğunluğunu yapay zeka yapacak, şu anda bile yapmaya başladılar.” diye konuştu.

Beyaz yakalıların da kıymetli bir kısmı gereksizleşmiş…

Yapay zekanın otomatik olarak maillere karşılık verdiğini de lisana getiren Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Bu da yavaş yavaş şunu gösteriyor, beyaz yakalıların da kıymetli bir kısmı gereksizleşmiş… Yarın, öbür gün büyük bir çoğunluğu ‘Biz ne yapacağız?’ diye düşünecekler. Para nasıl kazanılacak, kim harcayacak? İşte gereksizlik buradan başlıyor. Üretemiyorsun, çalışıp para kazanamıyorsun, kazanamadığın için de tüketemiyorsun. O vakit ne oluyor? Sistem için gereksiz birisi oluyorsun. Gereksizler aslında bunun nazikcesi… Aslında sınıf altı denilen bir kavram var.” diye anlattı.

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceği değerli bir soru!

Gereksizleşen insanların nasıl eyleneceğinin kıymetli bir soru haline geldiğini de söz eden Prof. Dr. Barış Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ne yapacaksınız? Oyun oynayacaksınız. Gittikçe dünyada uyuşturucu kullanımı artıyor. Toplumsal medyada saatlerce kaydırma yapılarak bakılıyor. Niçin bakılıyor? Can sorunundan, yapacak iş gittikçe azalıyor. Aslında bir sürü distopya romanında, bir sürü sinemada bunun izlerini görüyoruz. Nasıl görüyoruz? Bir fanusun içinde gerekliler yaşıyor. Üretenler ve tüketenler. Bir de kentin kıyısında, duvarın gerisinde, fanusun dışında itilmiş kakılmış bir gereksiz ordusu var. Dünya aslında ona gittikçe dönüşüyor. Nasıl dönüşüyor? Gettolar oluşuyor. Bakın bugün kente; kentin içinde nitekim çok lüks hayatların olduğu yerler var. Bir de onun dışarısında kalmış şimdi o nimetlerden faydalanamayan bir küme var.

Gitgide o çalışanların işleri de robotlar tarafından yapılıyor. Yerleri temizleyen birileri çıkıyor. Servis yapan birileri çıkıyor. Olağan ki beşere gereksinim olacak. Gerekli kadar olanını kendilerine kadar tutacaklar lakin o gereksizler ne olacak? Çok büyük bir soru.”

“Şimdi de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor”

Komplo teorilerine de atıfta bulunan Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Covid vakti da söylenmişti. Sanki gereksiz olanları bir biçimde öldürüyorlar mı? ‘Mesela en fazla yaşlılar ölmüştü. Zira sistem tarafından elendiler. Yük görünüyorlardı.’ Bu halde komplo teorisi… Olur mu olmaz mı orası farklı bir bahis. Ayaklanma çıkmaması için bunları bir formda eylemen lazım. Ne ile? Oyunla. Ve bu oyunlarda vakit diye bir mefhum da yok. Eski vakitlerde çalışanların oynadığı oyunların daima bir mühleti vardır. Futbol 90 dakikadır. Niçin buna bir mühlet koymuşlar? Zira emekçi ortada bir mola veriyor, rahatlıyor. Pekala zenginlerin oyunu ne? Golf mesela. Bir mühlet yok… Saatlerce oynayabilir. Tıpkı biçimde artık de gereksizleşen, işi gücü olmayanlara saatlerce oynayacağı oyunlar icat ediliyor.” diye yorumda bulundu.

“Geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz”

Prof. Dr. Barış Erdoğan, kendini tekrarlamamak için hayal etmek gerektiğine işaret ederek, “Hayal etmeyen tekrarlar. Zira hayal etmeniz gerekiyor fakat hayal etmeniz için ne yapmanız gerekiyor? Okumanız gerekiyor. Mitoloji okumanız gerekiyor. Oyunlara dönecek olursak aslında oyunların sırrı ne? Hint mitolojisi var içinde. Yunun mitolojisi var. Çin var. Eski ahitten kıssalar var. Yeni ahitler, dinler var. Dinler tarihi var. Hepsini bilmek gerekiyor ki yaratıcı oyunlar ortaya çıksın. O vakit işte milyar dolarlık bölümler oluyor. Bu yalnızca oyun için değil. Sinemada da birebiri. Hepsinin alt metinlerinde edebiyat, sanat, kültür, tarih var. O yüzden beşerler olarak hepimizin geçmişi çok yeterli bilerek geleceğin toplumunu yönlendirebilir ve orada gereksiz olmayabiliriz.” diye konuştu.

“Gereksiz olmamak için hayal edelim…”

Nasıl öğreneceğini de öğrenmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Öğrenen ayakta kalabiliyor. Bir şeyi düzgün bilmek bir sorun değil. Lakin ona nasıl ulaşacağınız değerli. Bir de onun üstüne ne ekleyebilirim? Onun için de hayal kurmak değerli. Hayal etmezsek gereksiziz. Gereksiz olmamak için hayal edelim.” halinde kelamlarını tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı