Rektörü Prof. Dr. Ünal, “Bugün dünya üzerinde insanlık tarihinin az göreceği bir dram yaşanıyor. Bu bir insanlık hatasıdır, soykırımdır, katliamdır. Hakkın ve hakikatin hâkim olduğu, Filistin’in özgür bir devlet ile hayat hakkını elde edebildiği bir dünya temennisinde bulunuyoruz” dedi.
Ege Üniversitesi Birgivi İslami Bilimler Fakültesi tarafından “Din ve Bedel Olarak İslam” bahisli konferans düzenlendi. EÜ Fen Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen konferansta konuşmacı olarak 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal yer aldı. Aktifliğe; Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, EÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Ersan, Prof. Dr. Banu Yücel, Prof. Dr. İlkin Şengün, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferans öncesinde Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Prof. Dr. Yavuz Ünal ve Prof. Dr. Saffet Köse’yi makamında ağırladı.
Etkinlik kapsamında konuşan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “İsrail’in 7 Ekim tarihinden bu yana, başta Gazze Şeridi olmak üzere Filistin’de suçsuz sivillere yönelik gerçekleştirmiş olduğu taarruzlar ne hukuksal açıdan, ne insani açıdan ne de bugün konferansımızın da husus başlığı olan din ve pahalar açısından kabul edilebilir bir durum değildir. İsrail, yıllarca abluka altında adeta açık hava hapishanesine dönüştürdüğü Filistin’e yönelik işgal niteliğindeki bu hücumları daha fazla insanlık dramına yol açmadan bir an evvel sona erdirilmelidir. Hayatını kaybeden tüm Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum” dedi.
“İslam dini, esaslı ve üniversal bir pahalar sistemi sunar”
İslam dininin üniversal kıymetler sistemine sahip olduğunu lisana getiren Rektör Prof. Dr. Budak, “İslam dini, hem ferdî hem de toplumsal ömrü düzenleyen, esaslı ve kozmik bir pahalar sistemi sunar. Bu pahalar sistemi, ahlaki, toplumsal, ekonomik ve tüzel boyutlarıyla insan hayatının her alanına hitap eder. İslam’ın temel prensibi tevhid, yani Allah’ın birliğidir. Bu inanç, Müslümanların hayatının merkezinde yer alır ve tüm pahaların kaynağını oluşturur. Tevhid, insanları adalet, merhamet, dürüstlük ve sadakat üzere faziletlere yönlendirir. Bu faziletler, bireylerin hem Allah ile olan bağlarını hem de öteki beşerlerle olan münasebetlerini düzenler. Adalet, merhamet, şefkat İslam’da merkezi bedellerdir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed, hayatı boyunca merhametiyle örnek olmuş ve ümmetine bu kıymeti benimsemelerini öğütlemiştir” dedi.
Rektör Prof. Dr. Budak, “İslam’ın sunduğu bedeller sistemi, bireylerin hem Allah ile hem de birbirleriyle olan bağlantılarını düzenlerken, toplumsal hayatı da adalet, merhamet, dürüstlük ve toplumsal sorumluluk temelinde inşa eder. Bu pahalar, üniversal nitelikleriyle çağlar boyunca insanlığa rehberlik etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Sözlerime son verirken konferansın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bugün konferansımızı iştirakleri ve sunumlarıyla onurlandıran 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal hocamızı üniversitemizde ağırlamaktan memnunluk duyuyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların akabinde 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Din ve Kıymet Olarak İslam” isimli konferans gerçekleştirdi. Kelamlarına Filistin’de yaşanan hücumlara değinerek başlayan Prof. Dr. Ünal, “Bugün dünya üzerinde insanlık tarihinin az göreceği bir dram yaşanıyor. Bu bir insanlık kabahatidir, soykırımdır, katliamdır. Hakkın ve hakikatin hâkim olduğu, Filistin’in özgür bir devlet ile ömür hakkını elde edebildiği bir dünya temennisinde bulunuyoruz” dedi.
“Allah, insanı özel bir varlık olarak tanımlıyor”
Din, İslam ve kıymet kavramlarından bahseden Prof. Dr. Yavuz Ünal, “Din nedir sorusuna pek çok farklı karşılık verilebilse de benim en yanlışsız bulduğum tarif, din kişinin kendi iradesiyle dünyada ve ahirette onun ferahını, huzurunu ve kurtuluşunu sağlayan sistemdir. Burada kişinin kendi iradesi devreye girer ve bu iradenin aslında Kuran-ı Kerim’de net bir formda yansıdığını gözlemleyebiliriz. Dinde bir zorlama yoktur ve siz bu dini kabul etmek zorunda değilsiniz. İradenizi kullanıp bu dini kabul ettikten sonra ise bir süreç başlar ve gerekli sorumluluklarınız vardır. Bedel dediğimiz kavram ise kendisine mana yüklediğiniz, sizin için manalı olan, eksikliğini hissettiğiniz, ona sahip olmadığınızda içinizde oluşan boşluk hissidir diyebiliriz. Din olarak bir kıymet olarak İslam nedir diye baktığımızda ise birinci evvel aidiyet kavramı ortaya çıkıyor. Birinin Müslüman olarak tanımlanabilmesi için bir çerçeve ya da bir bedeller ve inanç skalasına sahip olması gerekiyor. Bunların bütününe inanç asılları diyebiliriz. Ama inanç temellerinin yalnızca bir bilgi olarak düşünmemek gerekiyor. İslam dediğimiz şey bir sistem bütündür. Bütün inanç sistemlerinin kendisine mahsus kimliği ve kendisini tanımlama biçimi vardır. İslam açısından baktığımızda ise Allah bizi ve bütün mahlûkatı yaratıyor ve kâinatın içerisinde insanı özel bir yere koyuyor. İnsanı o kadar özel bir varlık olarak tanımlıyor ki benim halifemdir diyor. Bu sistem içerisinde ise bizden istediği bir şey var. Ben seni yarattım, seni yaratma nedenim ise bana kulluk etmen. Bunu yapıp yapmadığını görmek için ise kulluk olarak tanımlanan birtakım şeyleri yapıp yapmadığını değerlendireceğim diyor. İşte bütün sistem bunun üzerine konseyidir. Yarattığı beşere imkânlar veriyor ve verdiği fırsatlar aslında imkânın bir biçimi. Hayatta karşılaştığımız sıhhat, hastalık, fakirlik, zenginlik, iktidar ve bütün bunlarda aslında bu sistemin bir kesimi. Bu sistem içerisinde hepsinin bir manası var” diye konuştu.
“İnanç sistemi içerisinde 3 tane temel parametre var”
Prof. Dr. Ünal, “İslam hayatın tamamını kuşatan bir olgudur. Yükümlülük çağına geldiğimiz andan itibaren yerine getirmemiz gereken yükümlülüklerimiz vardır. Burada temel olan şey kabul yahut ret etmektir. Burada sizi kabul etmek için zorlayacak rastgele bir sistem da yok. İnsanlık tarihinde zati bu türlü bir örnek de yok. Lakin burada sizi zorlayan, aslında iç hisleriniz, içgüdülerinizdir. İnanç sistemi içerisinde 3 tane temel parametre vardır. Birincisi Allah inancı, ikincisi peygamber inancı ve üçüncüsü ise ahiret inancıdır. Şayet siz inanç sistemine kabul ediyorsanız, İslam’ın inanç sistemini kendi inanç sistemimiz olarak kabul edip kendinizi Müslüman olarak tanımlıyorsanız, bu 3 parametreye uymanız gerekmektedir. İslam’ın kaidelerine uymakta Müslümanlığın temelinde yer almaktadır. Bu koşullar yerine getirildiğinde sonuç olarak bir ahlak profili ortaya çıkıyor. Mesela zekât vermeyi ele aldığımızda, sahip olduğumuz malın, mülkün yüzde 2,5’lik kısmını gereksinimi olana vereceksin, gereksinimi olan birisiyle paylaşacaksın. Aslında yüzde 2,5 oransal olarak düşündüğünüzde bizim Rabbimizle olan ilgimizi ve bu münasebetimizi güçlendirmeyi söz ediyor. Bu kaidelerin hepsinin bir manası ve bir pahası vardır. Hâkim olan hislerin hâkimiyetinden kurtularak insani pahaları okumak, kendi dışımızdaki mesela yolda kalanın, aç olanın, imkânı olmayanın yani yalnızca kendisini düşünen, kendisi için yaşayan, kendisi için isteyen değil de kendi dışındaki dünyayı da hesaba katan bir bireye dönüştürüyor bizi. Bu yalnızca hayatın güzelleşmesi, toplumsal refahın denkleşmesi değil bunun çok daha ötesinde bir şey. Sonuç olarak şayet biz ne kadar kendi dışımızdaki dünyayla ilgiliysek ne kadar kendi dışımızdaki dünyadaki aksiliklere duyarlıysak insani değerlerimizde o kadar güçlü demektir. Kâinatın kusursuz bir nizamı var, bir mucizevi yaratılış var ve siz bunu okuduğunuzda bunun kendi kendine olamayacağını, bunun çok güçlü bir varlık tarafından yaratılmış olacağını düşünmemekte elde değildir.” diye konuştu.
Prof. Dr. Ünal, “Din ve Paha Olarak İslam” bahisli sunumunun akabinde iştirakçilerin sorularını yanıtladı. Konferans sonunda Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Prof. Dr. Yavuz Ünal’a günün anısını hazırlanan hediyeyi takdim etti.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
